Yönetim Kurulu Başkanı Mesajı

2010 : Tüm Dünyada Yeni Bir Dönem Başlıyor

Her ülke için, rekabet koşullarının giderek daha zorlaşacağını görüyoruz.

2010 dünyada yeni bir dönemin başladığını işaret ediyor. 21’inci yüzyılda farklı bir küreselleşme yaşanmaktadır. Dünya ekonomisinde yeni güç eksenleri ortaya çıkmaktadır. Dünya; mali sisteme olan güveni zedelenmiş, doğal dengeleri sarsılmış, tüketim alışkanlıkları değişen, belli bölümleri daha da fakirleşen ancak farklı bölümleri zenginleşen bir konumda. İki yıldır yaşanan global kriz ülkeleri farklı etkiledi.

E-7 ülkeleri olarak tanımlanan Çin, Brezilya, Endonezya, Hindistan, Meksika, Rusya ve Türkiye’den oluşan gelişmekte olan ekonomiler grubu, on yıl önce 2000 yılında G-7 grubunun ekonomik büyüklüğünün yarısı idi. Bu farkın 10 yıl sonra 2020’de ortadan kalkacağı hesaplanıyor.

Türkiye de bu dinamizmin içinde yoluna devam etmek zorundadır. Her ülke için, rekabet koşullarının giderek daha zorlanacağını görüyoruz. Bu, Türkiye için de geçerli; rekabet özellikle diğer E-7 ülkelerinden gelecek. Şimdi hem ülkemiz açısından hem de şirketler olarak kendimizi doğru bir şekilde konumlandırmamız gerekiyor.

Ülke olarak baktığımızda Türkiye tarih boyu Doğu ile Batı arasında bir köprü olmuştur. Son zamanlarda dış politikada atılan doğru adımlar bu coğrafi avantajı bir ekonomik avantaj haline getirme yolundadır. Komşularla sıfır problem stratejisi ile başlayan ve çevre ülkeler ile vizelerin kaldırılmasına uzanan bu dış açılımlar bize geleceğimiz açısından güven vermektedir. Bugün hem Batı’dan uzaklaşma şansımız yok, hem de barış, ekonomi ve demokrasi ekseninde bölgesel bir güç odağı olma stratejisini geliştirmemiz gerekiyor. Bu strateji Avrupa Birliği tam üyeliği sürecinde de artı bir değer yaratacaktır.

Ancak iç politikada daha hassas ve verimsiz bir dönem yaşadığımızı inkâr edemeyiz. Dünyada örnek alabileceğimiz ülkelerin gündeminde; kurumsallaşma, kadın hakları, çevre duyarlılığı, ekonomik rekabet, dijital uygulamalar, gençlerin eğitimi ve enerji güvenliği gibi konular tartışılırken, bizde tartışılan konular ne kadar dünyadan kopuk olduğumuzu ve toplum olarak verimsiz bir kutuplaşmaya doğru gittiğimizi gösteriyor.

Türkiye’nin yukarıda sıraladığım konulardan farklı olarak halletmesi gereken birçok politik problemi var. Bazıları çok uzun yıllara dayanıyor. Kürt, Ermeni, Kıbrıs sorunları gibi... Bu politik problemleri çözmenin yerinin parlamento olduğu aşikârdır. Tüm dünyada yeni bir ekonomik hareketliliğin başladığı bu dönemde parlamentonun verimli çalışması gerekmektedir ki bizi refaha ulaştıracak yukarıdaki konularla uğraşmaya, yeni stratejiler ve aksiyon planları üretmeye sıra gelsin. Aksi takdirde politik istikrar bozulduğunda ekonomik büyüme de olmayacaktır.

Tüm politik sorunların demokratik bir çerçevede karşılıklı anlayış ve uzlaşma içinde çözülmesini diliyorum.

 

2010: Büyümeye hazır bir Borusan!

 

2009 yılında önümüzü görmekte ciddi zorluk çekiyorduk. Bugün ise farklı bir durumdayız. Kriz henüz bitmedi, ancak tüm dünyada etkilerinin azaldığını hissediyoruz, şimdi önümüzü biraz daha iyi görebiliyoruz.

Borusan cephesinde geçtiğimiz yıla damga vuran 2 önemli gelişme ön plana çıkmaktadır..

Özellikle çelik ve otomobil fiyatlarındaki büyük gerilemenin de etkisiyle kriz dönemini ciromuzda yüzde 30’a varan seviyelerde bir gerilemeyle kapattık. Bu durum tüm kısa ve orta vadeli planlarımızı, hedeflerimizi gözden geçirmemize neden olan bir tablo ortaya çıkardı. Ama aynı zamanda, bu sarsıcı tabloya karşın krizle çok iyi bir şekilde mücadele ettik. Bunun üç önemli göstergesi bulunmaktadır.

Birincisi, 2001 krizinin de kazandırmış olduğu refleksle krize çok erken müdahale ettik. Ekim 2008’de ilk kriz toplantımızı yaptık ve 2009’a kriz önlemlerimizi almış olarak girdik.

İkinci olarak krizin olumsuz sonuçlarını çok gerçekçi bir şekilde değerlendirebildik. Örneğin geçen yıl genel yönetim giderlerimizi ciro kaybımız ölçüsünde düşürme kararlılığını gösterebildik.

Üçüncüsü, Türkiye’ye ve kendimize güvenimizi hiçbir zaman kaybetmedik. Yatırımlarımıza büyük ölçüde devam ettik. Geçen yıl özellikle enerji ve lojistik sektörlerinde olmak üzere 200 milyon dolarlık yatırım gerçekleştirdik.

Kalite ve verimlilik konusunda cesaretle yolumuza devam ettik. Borusan Lojistik, Kalite Büyük Ödülü’nü hem de rekor sayılabilecek bir puanla kazandı.

Ayrıca, kriz döneminde önceden planlamış olduğumuz kurumsal sosyal sorumluluk projelerimizi ve perspektiflerimizi de kesintisiz bir şekilde sürdürdük. Uluslararası İstanbul Müzik Festivali’nin 10 yıllık ana sponsoruyuz. TEMA ile birlikte gerçekleştirdiğimiz Tazlar Köyü Kırsal Dönüşüm Projemiz’i başarıyla gerçekleştirdik. Türkiye için modern ve verimli, tarım sektörü için farklı bir model oluşturduk. İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti kapsamında Borusan Müzik Evi’ni tamamladık ve hizmete soktuk. Efes Antik Kenti’nde sürdürdüğümüz restorasyon çalışmalarına hızla devam ettik. Hazırladığımız Sürdürülebilirlik Raporu ile Birleşmiş Milletler’den “kayda değer” notu aldık.

Borusan; faaliyet gösterdiği sektörlerde küresel bir oyuncu olma yolunda ilerliyor ve Türkiye için bir örnek oluşturma misyonunu sürdürüyor.

Şimdi geleceğe bakıyoruz. Büyümeye hazırız.

 

2010: Yeni hedefler!

 

Bugün tüm göstergeler ekonomik krizden çıkış aşamasına geldiğimizi işaret etmektedir. Belki bu çıkış çok hızlı olmayacak, 2010-2012 dönemi yaraların sarılması dönemi olacaktır. Ama bu yıllar bir geçiş dönemi de olsa, artık büyümenin yeniden başladığı bir gerçektir. Bu dönemde rakiplerimizden çok daha hızlı bir şekilde büyümek dışında bir alternatifimiz olamaz. Dolayısıyla Borusan; 2010’un ana fikrini “pazardan çok daha hızlı büyümeyi hedefliyoruz” olarak belirlemiştir.

Borusan her zaman önüne iddialı hedefler koyan bir grup olmuştur. Ekonomik kriz ve önümüzdeki belirsizlikler nedeniyle 2008 Ekim ayından itibaren 3 aylık bütçelerle çalışmaktaydık. 2010’un ikinci yarısında yeniden 5 yıllık stratejik planlarımıza döneceğiz. Bu planda yine şaşırtıcı ölçüde iddialı olacağımızı da şimdiden düşünüyoruz.

2008’de 3,4 milyar dolar olan toplam ciromuz 2009’da 2,5 milyar dolara indi. 2010 için % 20 oranında bir büyüme öngörüyoruz. 2011’de de bu trend devam ederse 2008’deki performansımızı 2011’de yakalamayı, hatta geçmeyi hedefliyoruz. Sonrası için önümüz açıktır.

Yaptığımız işi daha iyi eğitimli kişilerle ve daha verimli yapmaktan ve yeni pazarlar bulmaktan başka çaremiz yok. Bu konuda Borusan ayrıcalıklı bir konumda bulunuyor. Yedi yıldır uygulamakta olduğumuz Yalın 6 Sigma felsefesi ve 2010’da ilk mezunlarını verecek olan Borusan Akademi sayesinde, şirketimiz her yaptığı işte sürekli olarak daha verimli olmayı hedefliyor.

İnanıyorum ki bize yatırım yapan yatırımcılar orta vadede sevinecekler, bizimle yatırım yapan ortaklarımız ise bizim dinamizmimiz ve büyümemiz sayesinde kendilerine değer yaratacaklardır.

Saygılarımla,

 
Borusan Holding.Tüm Hakları Saklıdır.