Table of Contents Table of Contents
Previous Page  13 / 156 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 13 / 156 Next Page
Page Background

11

ABD ekonomisinde bu gelişmeler yaşanırken AB ekonomisi

tam tersi yönde bir ekonomik performans gösterdi. Euro

bölgesi ekonomileri 2014 yılını cılız da olsa pozitif bir büyüme

ile tamamlamayı başarsa da dezenflasyonla mücadelede alınan

yolun yetersizliği önümüzdeki yıllarda büyüme potansiyeli

açısından ciddi endişeleri beraberinde getirdi. Böylece 2014 yılı

AB ekonomisinin kalıcı bir dezenflasyon tehdidi ile başa çıkmak

için negatif faizler ve ABD benzeri nicel genişleme programları

gibi benzeri görülmemiş önlemleri masaya yatırmak zorunda

kaldığı bir yıl oldu. Diğer yandan Yunanistan’da Cumhurbaşkanlığı

seçimlerinin tıkanması sonucu ülkenin erken seçime gitme kararı

alması ve seçimlerden ayrılıkçı partilerin büyük bir galibiyet ile

çıkması Avrupa Birliği’nin siyasi ve ekonomik geleceği açısından

da birçok riskin yeniden gündeme gelmesine neden oldu.

Dünyanın üçüncü en büyük gelişmiş ekonomisi olan Japonya

da 2014 yılında AB benzeri ekonomik sorunlarla baş etmek

zorunda kaldı. 2014 yılında beklenmedik şekilde teknik resesyona

giren Japonya’da 2015 yılında ekonomiyi canlandırmak ve

enflasyonu yüzde 2 hedefine yaklaştırmak için genişlemeci

politikaların sürdürüleceği anlaşılıyor. Böylece 2015 yılı bir yandan

ABD’de parasal genişleme dönemi sona ererken diğer yandan

bu boşluğu Avrupa ve Japonya’da yeni genişleme hamlelerinin

doldurmaya aday olduğu bir dönem haline gelmektedir.

Türkiye’nin de içinde bulunduğu gelişmekte olan ülkeler

cephesinde ise, 2014 yılında Rusya Federasyonu’nun özel

durumu bir yana, başta Çin ve Hindistan olmak üzere bu ülkeler

geçmiş yıllara göre daha düşük bir büyüme sürecine girdiler.

Jeopolitik riskler 2014 yılında dünya ekonomisi üzerinde büyük

bir etki sahibi oldu. Başta Ukrayna’da yaşanan çatışmalar ve

ardından Rusya Federasyonu ile Batı ülkeleri arasında başlayan

sorunlar olmak üzere, Suriye’de devam eden iç savaşın

IŞİD aracılığıyla Kuzey Irak’a sıçraması, Libya’da süregelen

çatışma ortamı gibi gelişmeler, 2015 yılına çözümsüz olarak

devrolmaktadır. Bu jeopolitik risklerin her biri 2015 yılında yeniden

karşımıza çıkabilecek belirsizlikler yaratmaya adaydır.

2014 yılının kayda değer önemli gelişmelerinden sonuncusu

ise ham petrol fiyatlarında yaşanan düşüş oldu. Bu yıl kaya

gazı petrolünün de katkısı ile başta net petrol ihraççısı haline

gelen ABD ve üretim sorunlarını aşan Libya olmak üzere OPEC

dışı petrol arzının petrol talebinden hızlı büyümesi ham petrol

fiyatlarının Haziran ayında görülen 103 dolar seviyelerinden

yıl sonunda 60 doların altına kadar gerilemesine neden oldu.

2015 yılı için son IMF ham petrol fiyatları varsayımı 57 dolar

seviyesinde olup, piyasa fiyatlarının da bu varsayımlar paralelinde

gerçekleşmesi halinde yaşanacak ucuz petrol ortamı hem

ihracatçı, hem de ithalatçı ülkeler için dengelerin değiştiği yeni bir

normal yaratacaktır.

Potansiyelinin Altında Büyüyen Türkiye Ekonomisi

B

u tablo içerisinde Türkiye ekonomisi 2014 yılına ilk

çeyrekte yüzde 4,8 gibi güçlü bir büyüme ile başladı,

ancak ikinci, üçüncü ve dördüncü çeyrekte ekonomik

aktivitede belirgin bir yavaşlama gözlendi ve sırası

ile yüzde 2,3, yüzde 1,9 ve yüzde 2,6 seviyesinde

büyüdü. Böylece 2014 yılı toplamında Türkiye

ekonomisinin büyümesi yüzde 2,9 ile hem beklentilerin, hem de

potansiyelin altında kalmış oldu.

2014 yılında gergin ve siyasi risklere açık iki seçim geçiren

Türkiye, ek olarak mevcut dış jeopolitik gelişmelerin de yarattığı

belirsizlik nedeni ile gerçekleştirilen parasal sıkılaştırmalar

sonucunda iç talepte belirgin bir daralma yaşadı. Yatırımlarda

ve sermaye akımlarında da kayda değer yavaşlamalar

olduğu gözlenirken büyüme büyük ölçüde ihracatın katkısı ile

sürdürülebildi.

Diğer yandan 2014 yılı düşük iç talebe rağmen enflasyonun

Türkiye ekonomisi için oldukça yüksek seviyelerde seyrettiği bir

yıl olarak geride kaldı. Yıl içinde yüzde 9,66 seviyesine kadar

yükselen tüketici manşet enflasyonu 2014 yıl sonu itibariyle de

yüzde 8,17 seviyesinde, TCMB’nin yüzde 5,0 hedefinin çok

üstünde sonuçlandı. Enflasyonda gözlenen yüksek seyir, iç talebi

canlandırıcı politika adımlarını da zorlaştırmak suretiyle 2015

yılında Türkiye ekonomisi açısından zorlayıcı bir problem teşkil

ediyor.

Buna karşın Türkiye’nin kronik yapısal sorunlarından biri olan

cari açık 2014 yıl sonu itibariyle 45,86 milyar dolar seviyesine

gerileyerek 2013 yılına göre yüzde 30 seviyesinde bir daralma

gerçekleştirdi. Büyük ölçüde zayıf iç talep ve değer kaybeden

Türk Lirası’ndan kaynaklanan bu kayda değer iyileşmenin düşen

petrol fiyatlarının desteği ile 2015 yılında da devam etmesi

öngörülüyor.

2014 yılında Temmuz ayında yeni kabineyi oluşturan Başbakan

Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu 2014-2018 10. Kalkınma Planı

doğrultusunda önemli yapısal önlemler içeren iki ayrı Öncelikli

Dönüşüm Programı açıkladı. 2015 yılında üyesi olduğu G-20’nin

dönem başkanlığını üstlenecek olan Türkiye’nin, önümüzdeki

dönemde de yeni yapısal dönüşüm hamleleri yapması bir

zorunluluktur.

2014 yılında açıklanan Orta Vadeli Program’da Türkiye ekonomisi

için 2015 yılında yüzde 4 büyüme öngörülmektedir. IMF

tahminlerine göre ise bu oranın yüzde 3,4 olarak gerçekleşmesi

beklenmektedir.