Değerli Yatırımcılarımız, İş Ortaklarımız, Müşterilerimiz, Çalışanlarımız;
İki yıldır süren iktisadi daralma ve zorlukların ardından 2010 yılına temkinli ve
biraz daha iyimser bir ruh haliyle girdik. Tünelin ucunda ışık göründü, ama tecrübelerimizin
verdiği ihtiyatla krizin olumsuzluklarının devam ettiğinin de unutulmaması gerektiğini
hatırlatmak isterim.
Son bir buçuk yıl çok hareketli geçti. Raporları ve haberleri düzenli olarak inceliyorum.
2008 yılı Eylül ayında başlayan dünya finans krizinin, insanlar ve şirketler üzerindeki
etkilerinin hafiflemeye başladığını, müteşebbislerin tekrar yatırım yapmaya yöneldiğini
görüyorum. Bunlar, bize en kötüyü artık geride bıraktığımızı düşündürüyor.
Bununla birlikte dünya ticaret hacmindeki düşüşün ve milli gelir seviyelerindeki
erozyonun telafisinin 2010 yılında da mümkün olmayacağını, biraz daha uzun bir zamana
yayılacağını düşünüyorum. Bu yıl dünya çapında beklenen % 3’lük bir küresel ekonomik
büyüme ile ne Türkiye ne de dünya ülkeleri son bir buçuk yılda kaybettiklerini yerine
koyma şansına sahip değil.
Devlet İstatistik Enstitüsü’nün tespitine göre ülkemizde işsizliğin % 14 seviyesine
kadar yükseldiği de bir gerçek. Bu rakama iş aramaktan yorulmuş, ümidini kaybetmiş,
evinde oturan grup dahil değil. Bu grup da dikkate alındığında işsizlik oranının
daha da yüksek olduğu görülecektir. Geçtiğimiz 20 yıldaki hızlı sanayileşmenin cazibesiyle
tarım kesiminde de büyük bir gerileme yaşandı. Eskiden bu tür daralma dönemlerinde
güçlü tarım ekonomimiz, toplumumuz için bir tür emniyet sübabı vazifesi görürdü.
Yoksullaşma bu kadar çok hissedilmezdi. Bugün, bu kadar büyük bir istihdam eksikliğiyle
bir refah ortamından bahsetmek de mümkün olamıyor. İstihdam eksikliği, talebin de
yeterli seviyede ve istikrarlı bir şekilde artmasına mani oluyor.
Geçtiğimiz yıl, 12 senedir TEMA Vakfı ile birlikte yürüttüğümüz bir pilot projeyi
tamamlamanın mutluluğunu yaşadım. Bundan yıllar önce Borusan’ın sosyal faaliyetlerini
oluştururken eğitim, kültür gibi gelişmeye muhtaç alanlarda alınacak devlet tedbirleri
yanında, özel kuruluşların da sorunların giderilmesinde görev alabileceklerini düşündük.
Aynı anlayışla 12 yıl önce bir de kırsal kalkınma projesi geliştirmeye ve tatbik
etmeye karar verdim. Projenin uygulama yeri olarak doğduğum ve altı yaşına kadar
yaşadığım Tazlar Köyü'nü seçtim. Projenin detaylandırılması ve uygulamasını bu konuda
uzman bir kuruluş olan ve benim de kurucuları arasında bulunduğum, iki yıl da yönetim
kurulunda yer aldığım TEMA Vakfı'na bıraktım. Tazlar Köyü Kırsal Kalkınma Projesi
böyle doğdu.
Bu toprağa gönül borcum, memleketime hizmet borcum vardı. Bu borcumu ödemeye çalışıyordum.
İnançla, kararlılıkla; kamu, sivil toplum, özel sektör ve yöre halkı el ele verince
neler başarılabileceğini gösterdik. Tazlar Köyü projesi; mantıklı bütçelerle toprağı
kazanabileceğimizi, su kaynağı yaratarak ve modern sulama tekniklerine geçerek toprağın
verimini yükseltebileceğimizi, meyve fidancılığının hane gelirine kısa sürede yansıdığını
ve tarım ekonomisinin kazançlı olabildiğini gösterdi. Bu adımları atabilmek için
gereken eğitimin kısa sürelerde ve etkin sonuçlar elde edecek şekilde verilebildiğini
ortaya koydu.
Tazlar Köyü Kırsal Kalkınma Modeli’nin başarısı üzerine Tazlar Köyü’nün komşuları
olan beş köy için yeni bir kırsal kalkınma projesine başlattık. Bütçenin % 50’sinin
Afyonkarahisar Özel İdare, DSİ, Çevre ve Orman Bakanlığı ve yöre halkı tarafından
kalan % 50’sinin de tarafımdan karşılanacağı bu proje 2010 yılında hız kazanacak.
Her iki projemizin de örnek teşkil etmesini ve benzer kalkınma projelerinin ülkemizin
tüm köylerine nasip olmasını diliyorum. Bu tür iktisadi kriz dönemlerinde verimli
bir kırsal ekonominin insanlarımız için nasıl büyük bir değer taşıdığı daha iyi
anlaşılabiliyor.
2009 yılı faaliyet raporumuzda, Borusanlılar’ın çocukları hayallerindeki geleceği
kâğıda yansıttılar. Tazlar Köyü Kırsal Kalkınma Projesi de eski bir hayalin gerçeğe
dönüşmüş halidir. Türkiye’nin muazzam bir tarım potansiyeli vardır. Ülkemiz için
sanayileşmeye dayalı bir kalkınma stratejisini çizerken, hiçbir zaman doğduğumuz
toprağı ihmal etmememiz gerektiğine inanıyorum.
Borusan, ekonomik krizin en ağır hissedildiği dönemde bile kârlılığını koruma, planlı
yatırımlarına devam etme ve büyüme stratejisine sadık kalma becerisini gösterebildi.
Bundan büyük bir mutluluk duyuyorum. Şirketimiz, geleceğin en önemli iş alanı olacak
enerji sektörüne adım attı. Bu istikrarlı adımlar müteşebbis ruh kazanmış bir şirketin
hayallerine gem vurulamayacağının kanıtlarıdır. Bu tür şirketler kendi istikballerini
yaratabilirler.
Şirketimizin 2008 ve 2009 yıllarının zorlu dönemlerini başarıyla geçirmesini sağlayan
tüm Borusanlılar’a, iş ortaklarımıza ve müşterilerimize; hissedarlarımız ve ailem
adına şükranlarımı sunuyorum.
|